Cumartesi

Teşekkür...

Muhteşem bir Nisan sabahı... Saat 10...
Hayatımın en güzel gecelerinden birinin sabahı olmuş, kahkaham fenerbahçe sahiline vuran dalgaların sesine karışıyor sanki...
İçimdekileri tutmak, arada dolan gözlerime hakim olabilmek için zor tutuyorum kendimi. Melankolik değilim, bu sefer mutluyum...
1 saat bile uyumamış iken ve başımın sağ tarafına saplanan korkunç bir ağrı ile savaşırken bile böylesine iyi hissedebilir mi bi insan?
Bir gram halim yok ama trambolinde zıplayasım var...
Öyle çok seviyorum ki kendi içime sığamaz oldum...

Nasıl anlatsam???
Şöyle...

Yakan bir güneş, onu dengeleyen hafif bir rüzgar, muhteşem bir hava vardı bu sabah Fenerbahçe de. Baraka'da oturmuş muhteşem havanın ve önümdeki manzaranın keyfini çıkartırken,bir yandan sevgilimin kahvaltı hazırlayışını izlemek paha biçilemez...
O kadar çok istedim, öyle çok bekledim ki onu, o masaya dilimlenmiş domates,salatalık,zeytin ve peynirle donatılmış kahvaltı tabaklarını getirirken
hissettiğim şey aşktan da öte, bu hale gelebilmemiz ise azmin zaferiydi
desem pek yerinde olur gibi sanki...

Yine de bugün denize ve güzelim İstanbul'uma bakarken düşündüğüm,
"Ben böylesine bir mutluluğu haketmek için ne yaptım?" idi...
Çok fazla kızdım hayata, çok üzüldüm de kotamı mı doldurdum acaba?
Cefa çekmeden sefa süremezsin dedikleri bu mu?
Ödülüm bu mu yani?
Teşekkür ederim Allah baba...
Tüm yaşattıklarına, bütün çektirdiğin sıkıntılara, üzüntülere değermiş...
Başka türlü kıymet bilemezdim... Başka türlü her sesini duyuşumda, her elini tutuşumda ve her sevildiğimi gördüğüm, hissettiğim bir davranış ile karşılaştığımda içimden binlerce kez şükretmezdim sana... Teşekkür ederim...

Şimdi kedi gibi mırlayasım, keyfimi bozana hırlayasım var.
Elini kalbimin üzerine koydu biri, anladı beni, bende anladım onu herhalde ki ara sıra didişmek dışında daha kendimize ait bir sorun yaşanmadı aramızda... Yaşanmasında...
Karşılıklı yaşanınca sevgi, insan karşılıklı olarak birbirini incitmemek için çaba sarfediyor. Tartışma yaratacak konularda bile farkediyorum susuluyor bir iki saniye, kelimeler dikkatli seçiliyor ki hem anlaşıla bilelim hemde üzülmeyelim sonra diye...
İşte sırf şu gösterilen özen sebebiyle, bir ömür yanında kalabileceğim biri var hayatımda. Yaşadığım en muhteşem olayın kollarında uyuyup,
uyandığım an onu görmem olduğunu dile döküp de anlatamadığım biri...
Bi insanı böylesine sevebilmek ne demek... Anlatamıyorum neyse...

Saat şimdi 04:47, gecenin sessizliğini seviyorum ben. Kendimle kalmayı da.
Ev uyusun diye bekliyorum bazen. "Biraz erken yat" dırdırına bile razıyım şu saatler için. Ne az yaşama alanım kalmış bilmeden. Sıkıştırılmış keyifler sürüyorum.
Yarın sabah uyanamayacağım yine, uyanacağım tabi de ona daha çok sürünmek denilebilir. Olsun, sürüne sürüne yaparım ben her işimi.

Bugün kendin için ne yaptın derler ya. Uyumadım!
Diğer yaptığım herşeyin bir nasipleneni oldu. Ama bu sadece benim.

Yazmam lazım bunları, dile getiremiyorum ama gizli kalsın da istemiyorum,
bana kalacak aşk'ın ne anlamı var, dibine kadar yaşamam lazım, bağırmam lazım.

Herkes bilsin, en çok sevdiğim bilsin...

Herkes aşıktı bu sabah fenerde, biri sevgilisinin kucağına oturdu manzarayı seyrederken gülerek sohbet etti.
Diğer masada başka biri tabağındaki omletin en güzel yerini sevgilisine yedirdi, karşılığında güzel bir öpücük aldı.
Diğer bir çift fotoğraf makinasını otomatik çekime ayarlayarak "aşığım ben!" diye bağıran fotoğraflar çekildi.

Ben mi?

Sevdiğim adam yanımda sucuğun yağına ekmeğini bandırırken bir onu izledim,
bi denizin ortasında birbirleriyle dalaşan martılara daldım gittim.
Bir yandan bunları düşündüm, diğer taraftan sırıttım da sırıttım...
Ne gülüyorsun? diye sordu.
Bu kadar mutluluğu hakedecek ne yaptım? diye sordum.
Güldü. "Hadi kahvaltını et mutlu insan" dedi.
Her ne kadar kendilerini bir lokmada yutasım geldiyse de bende sucuğa dadandım.
Dünyalara değişmem seni çilek bilesin,
teşekkür ederim hissettirdiğin tüm güzellikler için...her şey için...

İyi ki cümlelerim var, ne yapardım başka türlü bilmiyorum...
İşte bu yüzden herkese doğru cümlelerde, kalbi sıcacık el izleriyle dolu bir hayat diliyorum... Sevebilmenin mucize olduğunu unutmayarak....

Ve yine diliyorum ki, umarım birileri için bir cümle olursunuz hayatta,
hatta söyleyenin bile önemsemediği cümlelerde, birileri için derin anlamlarınız olur...

Görüşmek üzere...


Sebebini bilmediğim kırık dökük zamanlarım var,
Sevmenin tadına varamadığım zamanlar,
Ayak sesleri var kulağımda,
Ayırt ettiğim, beklediğim bir tek senin ki...
Nasıl da paylaşıyor insan isterse,
Nasıl da birmiş meğer hasretler,
Nasıl da mecburmuşuz sabretmeye,
Sevmeye...Öğrenmeye...