Salı

Nanik?

Bir dengesizlik...
Bir arabesk vari girişimler...
Bir mutluluk...
Ve bir de tuhaf bir mutsuzluk...
Hayırlara çıksa bari bu gece...

Sen hiç kendine susmak istedin mi?
Hiç, biri gelsin ve düşünmene, kendini dinlemene izin vermeden konuşsun istedin mi? Seni oyalasın ama söyledikleri bir kulağından girip bir kulağından çıksın gitsin istedin mi?
Hiç de umursanmayacak dertleri dinlemek istedin mi kendini duymamak için?
Hiç kendi sessizliğini özledin mi?

Ben bu sıralar bir tek bunu istiyorum,
Laf arasından anlamlar çıkartmaktan yoruldum, sıkıldım.
Söylenilenin aslında ne demek olduğunu anlamaktan ve incinmekten usandım.

Umursamaz olmayı, unutabilen olmayı, pervasız olmayı istiyorum.
Ya da cahil bir toyluk zamanında olmayı.

Kim ne yapıyor diye sorsan verecek cevabım yok, o ufacık sözleri nasıl büyütüyorum, nasıl anlamlar yüklüyorum üzerlerine...
Dile getirip anlatmaya bile halim yok. Beynim sussun istiyorum sadece.

Çocuk gibi niyesini düşünmeden, kendimi yerlere ata ata ayak diretebilmek istiyorum hayata?
Siparişle iş yaptırılmayacağını, ancak karşındakinin içinden gelirse istediklerimin mutlu edebildiğini öğreneli çok oldu. Halbuki ben “İstiyorum işte, bana ne!" diye dövebilmek istiyorum duvarları.
Çıkardığım gümbürtüye etraftan tuhaf tuhaf bakanlara dil çıkarmam lazım.
Sabırları zorlayıp evet dedirttikten ve istediğimi aldıktan sonra kalan iki hıçkırığı da oracıkta bırakıp, başka konuya geçmek istiyorum, sanki ortalığı dağıtan ben değilmişim gibi...
Bu kadar basit olsun istiyorum beklediğim sevgiyi hissedebilmek...
Aslında hissediyordum ama son bir haftadır bir şey oldu...
Ne oldu bilmiyorum...
Nedir yeniden dışarıdan bakıldığında herşey yolunda gözükürken, ne kadar mutluyum diye düşünürken içimi sıkan... Ne bulamıyorum...
Sevgi istiyorum, sevdiğim adamın koltuğunun altına girip sımsıkı sarsın beni, hiç gitmeyeceğini bileyim istiyorum falan falan...
Hormonal dengesizliklerim had safhada, nasıl bir ne istediğini, ne yapılması gerektiğini bilememektir, nasıl bir mutluluk, mutsuzluk karışımı acaip birşeydir bu fenalıklar basıyor üzerime, iki duvar arasında sıkışmış gibi...

Neyse ellerim cebimde, dudağımda bir ıslık, tek karar vermek zorunda olduğum yerdeki hangi taşa tekme savuracağım olsa keşke...

Sen hiç umurunda olmasın duydukların, gördüklerin istedin mi?

Sabırları taşırmak istedin mi hiç?

Nanik yapmak istedin mi hayata en ciddi yerinde?

Ben istedim... İstiyorum...

Çok istiyorum... Hele şu sıralar...
Nasıl da paylaşıyor insan isterse,
Nasıl da birmiş meğer hasretler,
Nasıl da mecburmuşuz sabretmeye,
Sevmeye...Öğrenmeye...