Salı

Niye Ağlıyosun Yine????

Ne bileyim...
Çiçek aldı bugün sevgilim bana, ilk defa yanından geçtiğimiz halde bir çiçekçiyi görmemişken, hatta "keşke içinden gelse de...." diye bile düşünmemişken ve hiç beklemiyorken, öylesine işte...
Bi sevindim, bi sevindim... Şimdi duvara doğru baktıkça gözüme takılıyor, suratıma bi sırıtma, boğazıma bi düğüm, gözlerim falan acıyor işte...

"Aşk acısını kadın bir erkek kadar çekmez. Zannetmiyorum. "

Böyle demiş bir dergide, ünlü bir erkek oyuncu. İsmi lazım değil.
Dediği bence birbirini hiç anlamama halini görmek için yeterli...

Kadın duştan çıktı ve masanın üzerine bırakılmış sandviçle bir fincan çayı gördü.

Ekmeğin içi çıkarılmıştı.

Kadın bunu fark edince ağlamaya başladı.

Gülriz Sururi'nin kitabı "Seni Seviyorum"un kahramanı Sahra satırlarda, kitabı okumakta olan bense yatağımda, ağlıyorduk.

Ekmeğin içi çıkmış diye. Onu seven adam bu detayı atlamamış diye. Böylece seni seviyorum dedi diye...

Delice değil mi?
Kadınsı bir sersemlik hatta!

Adam kadına yiyecek bir şeyler hazırlamış, üstelik ekmeğin içini çıkarmış... Kadın da buna ağlıyor!

Zaten bu kadınlar her şeye ağlıyor...

Sevgilim kuzenime yazarken "siz benim ailemsiniz" demiş.
Sabaha kadar düşünüp düşünüp ağladım.
O da beni, benim onu gördüğüm gibi görüyor diye... Bunu bu şekilde dile getiriyor diye...

Canım çok tatlı çekiyor dedim, gecenin bi vakti üşenmedi, kalktı aldı getirdi. Aşağıya inip tatlıyı aldım, eve çıktım, pakedi açtım, oturdum ve bu kadar değerli hissettirdiği için ağladım, sonra yedim...

Sımsıkı sarılıp alnımdan öptü, ağladım..

Sen benimsin, nasıl giderim, var mı öyle bi ihtimal? dedi
yok mu? dedim
yok... dedi
ağladım...

Ne var oysa değil mi?
Delilik işte...

Bu delilik haliyle seviyor kadınlar.
Ufacık, saçma sapan, saç telinden ince şeylere vuruluyor, oradan çıkıp savruluyorlar. O incecik şeyler yerle bir ediyor onları.
Bu yüzden hiç anlamıyorlar "ne var bunda şimdi" diyenleri...

Televizyonda izlediği haber, dinlediği şarkının sözü, başka insanların aşkları "uzak" değildir kadınlara.

Sevme eşikleri ne kadar yüksekse öfkeleri de o kadar yüksekten eser. Bu yüzden can acıtır öfkesi kadınların... Hiç unutmazlar üzerlerini örten elleri, kahvesini şekerli içtiğini unutmayanları. Ekmeğin içini çıkaranları, ateşine bakanları, terini silenleri... bir de söylenen sözleri...

Sevmek küçük bir şey aslında. Küçücük bir zeytin tanesi gibi..
Ama kimin umurunda küçük şeyler?
Belki kadınların umurundadır...
Nasıl da paylaşıyor insan isterse,
Nasıl da birmiş meğer hasretler,
Nasıl da mecburmuşuz sabretmeye,
Sevmeye...Öğrenmeye...