Çarşamba

Aşk Var mı Sahiden?

Kendime sormuyorum sadece bu soruyu, hepinize soruyorum.
İnsan tuhaf hisseder ya bazen, hani beyninizin tam ortasına yerleşmiş koskocaman bir soru işareti vardır ama onun sebebini
bilemezsiniz bi türlü…
Hangi cevabı alınca rahatlayacağım acaba? Sorusu kemirir durur insanı. Galiba öyle bi dönem bu, kocaman bir soru işareti, fazla beklenti, tuhaf bir ağlama hissi, aşırı alınganlık ve sürekli bir hayal kırıklığı…
Ne oluyor? Dersen yine verecek cevabım olmayan bir durum… Yok bişey…

Sadece merak ediyorum işte…
Onca aşk romanı yazılıyor, tüm filmler, dinlediğimiz tüm bu şarkılar, hepsi aşk üzerine değil mi?
Peki nerede bu deli divane, hesapsız, kitapsız birbirine aşık olanlar?
Biz niye görmüyoruz?

Galiba yaşarken sorumluluklarıyla birlikte toplumsal göreve dönüşen aşk, sadece kitaplarda, şarkılarda, filmlerde özgür…

Kendisinin yaşayıp yaşayamayacağından emin olamadığı aşkı arar genç kızlar aşk romanları okurken. Kaybettiği, kıymetini bilmediği aşkları anar olgun kadınlar o romanlarda. Genç adam öptüğünde genç kadını, içi titrer okuyanında... Kimi öpülmeyi bekler beyaz atlı prensi tarafından, Kimi sevgilisinin, kocasının kendisini “öyle” sevmediğinden yakınır, kimi de sevgilisinin kendisini “öyle” öpmesini istediğinden…

Peki kadınlara mı yazılıyor hep bu romanlar?
İçinde aşk geçen kitapları okur mu erkekler?

Onların daha önemli, daha acil dünya meseleleri vardır çözmek zorunda oldukları. Aşkı ne okumaya ne de yaşamaya vakit vardır artık.
Mümkünse her şey daha kolay olmalıdır.
Kadınlar aşkı aramadan kendilerini sunmalı, beklentileri erkeklerinki kadar direkt ve duygusuz olmalıdır. Zamanla aşkın anlamının unutulması beklenir böylece. Çünkü âşıkken hissedilen tatmin için aslında âşık olmaya gerek yoktur.
Böylece romanlardan fırlayamazlar bir türlü…
Hep o sayfalarda, o perde de kalır tüm sevebilecek erkekler…

Gelişen çağa ayak uydurma zorunluluğu, bilgisayarlar kadar somutlaştırmıştır zaten aşkı. Yalnız bir arkadaşınızı, ona uyacağını düşündüğünüz bir başka yalnız arkadaşınızla tanıştırmaya kalktığınızda bile “Önce bi facebook’tan bakayım resimlerine,” demiyor mu iki taraf da?
Âşık olmak için kapılıp gitme faktörünü silmek üzere her şeyi oturduğumuz yerden yapabilme gücünü sağlayan, gözünü sevdiğimin teknolojisi...

Yalnızca filmlerde öpüşüyor adamlar, hiç bırakmayacakmış gibi,
sarılmanın sevişmekten daha değerli olduğunu hissettirerek…
Ya da sadece romanlarda sadık kalıyor erkekler kadınlarına…
gözleri kimseyi görmeden…
Sadece şarkılarda bekliyor sevgililer birbirlerini aylarca, yıllarca…


Aşka dair yazılanlar da olmasa,
Nasıl seveceğimizi…
Nasıl umutlanacağımızı…
Beklersek hak edeni, nasıl sevileceğimizi hatırlamak mümkün olmayacak sanırım…

Sıkıldım... Hayırlara çıksa bari bu gece...

Hayat savurmadan,
Yıllar sararmadan,
Aşk mümkün müdür hala...
Zamana aldırmadan,
Korkmadan utanmadan,
Aşk mümkün müdür hala...
Aşk mümkün müdür halaaa...
Nasıl da paylaşıyor insan isterse,
Nasıl da birmiş meğer hasretler,
Nasıl da mecburmuşuz sabretmeye,
Sevmeye...Öğrenmeye...