Cuma

Öyle değil de...Böyle!!

Yeni bir hayat yaratmak için öncekini yok etmek gerekiyordu.. en başta ne idiysem, ona dönüşeceğim kesin kararlıyım.
Gece... Uykum yok. Karnım aç... Herkes uyumuş... hadi itiraf edeyim, bugün bir lanettim, bir lanettim… hani sınırları zorladım desem…yada zorlamadım tırmaladım, yırttım, paraladım… ne oluyor anlamadım ki! Neyse haklıydım be, kendimi sorgulayarak sürekli kabahatli çıkmaktan usandım! Sorgulamıyorum biraz da başkaları sorgulasın… oh iyi yaptım!

Neyse aslında başka bir konuya değineceğim. Tabii ki bayılıyor değilim sinirli yazılar yazmaya ama mümkünü yok. Büyüyorum falan, sancılı geçiyor işte, hep bir sinir =)

Hıncal Uluç’ u yeni gömmüşken yazarlar mezarlığına, Engin Ardıç’ ın da gözü toprağa bakarmış meğer…  Bu nasıl bir çirkinliktir, aklım almadı.

Konumuz “ göster oğlum amcalara, teyzelere bakalım “ zamanından kalma. Adamın gözü toprağa bakarken bile erkeksi egosunun canlı tutulduğu, toplumsal “hey aslanım benim” tarzı sırt sıvazlamalarından kaynaklanan, git gide artan, böylece yaşlandıkça tavan yapan, konu kadınsa “elimden çıkan hakkımdır” tavrı. 

Evet!  Özellikle sinirliyken uzun cümleler kurarım!

Engin Ardıç…  Bir genç kızın yumurta attığı için yediği polis dayağında bebeğini düşürmesi için “hanım hanım senin ne işin vardı orada” diye çemkirmiş. Aslında biraz geride kalmış bir olay ama gazete arşivlerini karıştırıp, okurken gözüme çarptı yazısı… eh bende yazmasam olmayacak gibi sanki… “su testisi su yolunda” kırılır yorumuyla bi kalemde sildiğim Hıncal uluç’un yanına defnettim Ardıç’ı da.                                                                                                                    
Şimdi…  Bilmeyenler için, olay şöyle gelişmiş.  Aynı gazeteden, bir yazar arkadaşı Emre Aköz, Dokuz Eylül Üniversitesi’ nde konuşma yapacaktır.  Bu yazar arkadaş yumurtalı hatta yumurtanın denk gelemediği bir protestoya maruz kalır.  Eline kalemi alır ve “ne mal oldukları” gibi kelimelerle girip, “cırtlak sesli kara kuru kız” diye bitirilen çok seçkin, neredeyse klasik olabilecek bir yazı yazar!  Engin Ardıç durur mu?  Destek olacak tabi mağdur arkadaşına.  Hem de daha bir yaratıcı, daha bir iyi yazar olacak ya!  “Bacı romanından fırlamış kara kuru kız'  'Solculuk kisvesi altında faşizme hizmet ediyorlar', 'kerhaneye düşmek gibi bir şey', 'hem çirkin, hem pasaklı'” gibi özenle seçilmiş ifadeler kullanmış. 

Ne güzelsin sen Engin Ardıç! 

En sonda solcu kızların cinselliğinden falan bahsedip, “Keşke o kızı tutup şap diye öpseydin Emre... Belli ki kimse öpmemiş...Belki de o andan sonra liberal kesilirdi!” demiş… 


Frijit demek istedi herhalde!    


Bir şey söyleyeyim mi?   Çirkinsiniz!  Tahmin edemeyeceğiniz kadar hem de!  Öyle göbeğinizden, tuhaf sakallarınızdan, sevimsiz suratlarınızdan bahsetmiyorum üstelik.  Bildiğim bütün normlarda, bütün açılardan, sağdan, soldan, yürekten, seviyeden, nereden bakarsam bakayım çirkinsiniz!

Size göre de feministler çirkin, solcu kızlar çirkin, sizi sevmeyen, boyun eğmeyen, fikri olan, baş edemediğiniz, sesi olan, sizin  bildiğiniz gibi, öngördüğünüz gibi yaşamayan her kadın çirkin. 

Hizmet ettiğiniz belli, karışmam hayırlısı olsun. Ekmeğini yediğiniz belli.  Karışmam, afiyet olsun.  Ama bir şey sormak istiyorum.  Hiç mi erkek yoktu bu konunun içinde?  Yoksa bugüne kadar sığ beyinlerce, sırtınız sıvazlandığı için daha kolay bir konudan girip kendiniz gibilerden destek almak kolay mı geldi? 

Sağcısından, solcusuna, namuslu gördüğünüzden, namussuz damgası vurduğunuza, kadınlarımıza, kızlarımıza o pis dillerinizi uzatmayın artık!  Kolayına kaçıp, sevmediğiniz, anlamadığınız, baş edemediğiniz kadınlara, tek bildiğiniz yoldan, cinsellikleriyle saldırmayın.  Hem de doğrunun yanından bile geçmeyen değer yargılarınızla! 

Kızmış mıyım? Kızmışım!
Oysa uzaklaşıyorum yavaş yavaş ama bırakmıyolar… Halbuki sağdan baktım, soldan baktım haddime.  Önden baktım, arkadan baktım, tam benlik.  En son da döndüm kendime baktım “susulmaz” dedim.  İşte şimdi yazıyorum... Ne olursunuz şu seçimlerde yok olsun bu yaratıklar! Hayatımızdan! Etrafımızdan! Yıkamaya çalışıp da sistemini bozdukları beyinlerimizden! Onların saçmalıklarını, terbiyesizliklerini kabul etmemek adına, hiçbir şey olmayacağını bildiğim halde, şurada çemkirmekten bile yoruldum.sıkıldım. 
Değişse artık bir şeyler... Değişse, güzel olsa, adil olsa, eşit olsa... Bu kafalar gibi pislik dolu olmasa... vır vır vır vır...

Hiç yorum yok:

Nasıl da paylaşıyor insan isterse,
Nasıl da birmiş meğer hasretler,
Nasıl da mecburmuşuz sabretmeye,
Sevmeye...Öğrenmeye...