Perşembe

Nerden Başlasam?

Galiba ben evimle ilgilenmek ve insanların hikayelerini dinleyip onların hissettiklerinden beslenerek yazı yazmak için yaratılmışım. Seneler önce -ki kafadan bir on senesi vardır. Balçiçek Pamir'e mail atmıştım, "köşe yazarı olmak istiyorum, gazeteci olmak istiyorum, ne önerirsiniz bana?" diye. Sağolsun, hiç beklemiyordum ama cevap yazmıştı, o anda yaşadığım mutluluğu anlatamam, "yazılarına devam et, kendini geliştir, eğitimine bu yönde devam et sonra da eğer istersen yine yazılarınla bana mail atabilirsin" demişti. Eğitim konusunda kendimi yönlendiremediğim, yaka silkilen bir öğrenci olduğumdan liseyi bile yirmili yaşlarımda bitirebildiğim için hiç yazamadım tekrar ona. Açıköğretim'e girdim Halkla ilişkiler ve reklam bölümüne ama dedim ya iyi bir öğrenci olamadım hiç, hele ders çalışmayı falan hiç bilmem. Üstüne gitmedim pek, sınavları falan geçtim ama o sıra iş kurdum, nişanlanıyorum, evleniyorum derken ikinci sınıfa geçmeden onu da yarıda bıraktım, pişman mıyım? bilmiyorum gerçekten. Çünkü en çok gazetecilik veya edebiyat okumak istedim, gerçi ilerde ki hedeflerim arasında ilk olarak bunlardan birini okumak var, dilerim olur. Neyse burada yazıp dururken ne işe yarıyorum tam bilmiyorum ama ne kadar çok plan var kafamda, birşey olsa da harekete geçsem diye bekleye bekleye turşuya döneceğim burada biliyorum. Şu sıralar da hamile miyim? sorusu ile boğuşuyorum, bir taraftan çok isterken bir taraftan korkuyorum, sırf bu sebepten tutup bi kan testine bile gidemedim, halbuki 2 aydır hastalanmıyorum, midem dehşet derecede yanıyor, sürekli bir uykusuz halde gezmelerdeyim arada karnıma tuhaf ağrılar girip duruyor falan. Arkadaşlarım tutturdu bi ultrasona gir, bi kan testi yaptır diye ama hiç gidesim gelmiyor, bir uyuşukluk, bir uyuşukluk, eski hayat dolu hallerimi özledim. Hatta bir kaç hafta önce ki o deli gibi temizlik ve yemek yapıp evin düzenini oturtmuş halimi bile özledim. Hiçbir şey yapasım gelmiyor. Allahtan sevgilim bu konularda sorun çıkaran biri değil, bugün akşam altıya kadar uyumuşum. Resmen on iki saat uyumuşum, kalktığımda adam gitmişti, bi tost yaptım, malum bu aralar bu yolsuzluk olayları falan gündem baya karışık, haberleri okudum, o arada haberler başladı onları izledim, neler oluyor diye baktım, ettim. O arada yine uyuya kalmışım. Gece on bir buçuk gibiydi uyandım, rüyam da da, normalde gerçekten hiç sevmem, canım da çekmez ama rüyamda balık pişirdiğimizi gördüm mertoyla, hatta salata malzemesi almak için arıcakmışım onu, öyle uyandım. Nasıl canım çekti ama, aradım dedim balık alabilir misin? Hiç umudum yoktu, üstüne bir de fırçalar diye bekledim, ne balığı saat yarımda diye ama tamam canım ben bakarım şimdi bi yerlerden dedi, yarım saat sonrada elinde pişirilmiş mis gibi balıklarda geldi. Nasıl sevindim, nasıl nefessiz yedim anlatamam, hiç bu kadar keyifli yemek yediğimi hatırlamıyorum. Kaldığım yerden, bir yerlerden başlamam lazım, gidip herhangi bir yerde çalışmak istemiyorum açıkçası, şöyle evden yapabileceğim bir işe kavuşsam yemin ederim başka birşey istemiyorum ya! Hele ki bir de yazı yazabileceğim bir işse dünyalar benim olacak resmen. Dünyada ki bütün kurslara katılmak istiyorum nerdeyse, herşeyi yapabilmek, ucundan köşesinden bilgi sahibi olmak istiyorum ama işte herşeyin oluru dönüp dolaşıp maddiyata bağlanıyor. Bir çocuk, bir üniversite okumak, kurslara giderek çeşitli hobi dallarında amatörce de olsa bulunmak vesaire... Bunların hepsinin mutlu ve kafa rahatlığı ile yapılması gerçekten sadece paranın olmasına dayanıyor. Bu durumda benim en azından kendimizi toparlayıp şu borçları kapatana kadar bir süre çalışmam gerekiyor. İşte bu sebepten bir şekilde, bir yerlerden başlamam lazım... Nerden başlasam...Ne yapsam bir türlü gaza gelemiyorum! Bir bilen varsa söylesin, insan tamamen dağıttığı bir hayatı nasıl toparlar?! :(
Nasıl da paylaşıyor insan isterse,
Nasıl da birmiş meğer hasretler,
Nasıl da mecburmuşuz sabretmeye,
Sevmeye...Öğrenmeye...