Perşembe

Pirinç ile 13. Hafta

Bugün itibari ile tam olarak 13 haftayı doldurmuş bulunuyoruz. Çok zor bir 8 hafta geçirdim, bol mide bulantılı, koku aldığım her yere kusmalı, iç organlarımdan başlayıp ayak tabanlarımdan çıkan alevlerle, ağlama krizleri ve sinir harbiyle dolu, sinir bozucu ve gerçekten sıkıntılı geçti. Şu sıralar biraz hafifleyip rahatlasam da şimdi bunu yazarken bile devam eden bir mide bulantım var ki, sürekli birinin boğazımda tüy gezdiriyormuş hissi ve her mutfağa girişimde aldığım berbat kokular -ki mutfakta yemek pişmiyor, hiç birşey yapılmıyor, buna rağmen o kokuların nereden geldiğini bir türlü anlamıyorum, ama bu iki his gerçekten psikolojimi bozdu desem yeri.
Bu sabah süper kalktım diyorum oh gezerim, alışveriş yaparım, arkadaşlarımla buluşurum, plan üstüne plan derken, çubuk krakerlerime kavuşmak üzere mutfağa girmemle öğürerek geri kaçmam bir oluyor, tamamen psikolojik artık, mutfak tikim oldu. Bunun dışında, iki haftada bir kontrollere gidiyoruz sevgili Mert baba ile beraber. Mert beni hiç birşey de yalnız bırakmıyor, bir dediğimi iki etmiyor, evin için de o kadar yardımcı ki anlatamam, bunlar bizim mert efendiden hiç beklemediğimiz performanslar olduğu için her defasında şükrediyorum, harika bir baba olacak zannımca. E tabii iyi dinlenen, bol bol uyuyan, hiç bir ev işine elini sürmeyen, hiç üzülmeyen, prensesler gibi bebeğini bekleyen bir annenin pirinci olarak bizim ki de babasının bu yardımlarının hakkını veriyor ve her ultrason kontrolünde bir hareketler, bisiklet çevirmeler, yok taklalar içeride, zevkten ölüyoruz onu öyle gördükçe, her defasında da videoya çekiyoruz her hareketini. Böyle görüncede diyorum değer be pirinçciğim, kustur kusturabildiğin kadar, ayaklarına kurban.

Bu arada doktor kıza benziyor dedi, Mert hemen atladı ordan, yüzde kaç yani? yüzde kaç 30 mu, 40 mı, yüzde kaç kız? %80 kız dedi, benden bir zafer işareti, mert babanın suratında ise sanırım kulaklarını geçip şakaklarına uzanan bir sırıtma, biliyorum hiiç farketmiyor ama o en baştan erkek diye iddialaştığı için herkesle, hala %20lik bir umudu var, daha belli olmazmış, erkek de olabilirmiş, çok hareketliymiş..pırt zırt.. Gerçi doğru da söylüyor olabilir, yine de eminim bana farketmediği kadar ona da farketmiyor, öyle mutlu oluyoruz ki içerde ki o 5cm'lik insan yavrusunun hareketlerini gördükçe, her planımızın içinde var artık, seneye yaptığımız tatil planlarından, para biriktirme girişimlerimize eve birşey alırken ki hallerimize kadar herşey de dilimizin ucunda. Bir an önce tamamlansa da aramıza katılsa, bildiğin sabırsızlanıyoruz.

Son bir haftadır mide yanmalarım başladı, yani zaten kilolu olduğum için hamile kalmadan önce de vardı da bu derece değildi, gebelikte Talcid asla önerilmiyor, alüminyum içerdiğinden dolayı fetüs'e geçebiliyormuş, onun yerine Gaviscon kullanabilirsin dedi doktorum, Çikolata veya tatlı şeyler, kahve, baharatlı yiyecekler, iki saatten fazla aç kalmak, gazlı içecekler, bunlar bildiğin tetiği çekmek gibi, -ki bundan 2 ay önce günde 3 kupa türk kahvesi, mutlaka tatlı ve mutlaka kola tarzı şeyler yiyip içen benim hayatımı kurtarıyor çaktırmadan bu pirinç, hele ki günde 2,5 paket sigara içen birine bunu bıraktırabilmek mucize diyebilirim, benim bebeğimin sağlığını düşünerek bunlardan uzak durmaya çalışmam gerektiği durumunu geçtim, kendileri zaten kendisine zararlı olan hiç birşeyi, kendine zararlı olan miktarda almanıza müsade etmiyor, hamile kaldığımı öğrendiğim günden bir hafta kadar sonra kahve içememeye başladım mesela, canım istiyor fakat o kahve kokusu beni mahvediyordu, zorla, sırf kafein alışkanlığından kendime gelebilmek için 1 fincan içsem, belki 15 dakika sonra kendimi banyoda buluyordum, sigara desen aynı şekilde, içen kişilerden gelen kokuya bile dayanamıyorum, ara sıra bi tane tüttüresim geliyor, onda da burnumdan nefes almıyorum ki o dumanın kokusunu duymayayım, mümkün olduğunca da elimde oyalanıyorum ki maksimum 2 nefes çekip söndüreyim, yani diyeceğim odur ki, sen ne kadar istesen de içerde ki istemiyorsa ne yaparsan yap onun dediği oluyor, bu sebepten zorlamıyorum artık, dikkat etmeye çalışıyorum mümkün olduğunca. Yine de aman elleme, aman uzanma, aman yok sen kalkma, ay öyle, aman böyle, durumları hiç bana göre değil, inadına yapasım geliyor, sıkılıyorum.

Sevgili pirincim, inadın ve huysuzluğun annene benzemese bari. Yada benze, benze benze, o da bana benzesin azıcık dişli olursun. Ama en çok babana benze sen, söz dinleyen, sakin, sabırlı, mantıklı, güzel yürekli babana benzersin inşallah. Binlerce kez şükürler olsun ki Mert senin baban, inan çok şanslısın, sana kolay kolay kızmayacak, bazı zamanlar annenin hışmından koruyacak, herşeyini konuşabileceğin, her zaman güler yüzüyle,sabrıyla, sakinliğiyle, kocaman sevgisiyle arkanda olacak bir babaya sahip olacaksın ve seni en az baban ve benim kadar çok sevip koruyacak bir anneanne, dede, teyze, babaanne ve hala'ya da... Harika bir ailen olacak, seni şimdiden çok seven, ultrasonlara kadar gelip şimdiden tanışmak isteyen, sabırsızlıkla bekleyen kocaman bir aile var burda... Eh annene de bu harika tercihleri için arada teşekkür etmeyi unutmazsın kuzucuğum...Bir an önce gelsen de mıncıklaşsak, ıy çok sabırsızlanıyorummm...








Nasıl da paylaşıyor insan isterse,
Nasıl da birmiş meğer hasretler,
Nasıl da mecburmuşuz sabretmeye,
Sevmeye...Öğrenmeye...