Pazartesi

Karman çorman...

Zor işler valla, böyle bir gerginlik, bir korku, bir heyecan, karman çorman... isteme ve tanışma işini hallettik bir de nişanı atlatırsak oturup rahat rahat yazıcam... işe git, işten çık bilmem kimin yok kınasına git, yok düğününe git, yok oraya koştur, azıcık kendimize zaman ayıralım, şöyle bir yayılalım, dinlenelim, başbaşa kalalım desek vakit yok... aaa kaçsaymışım keşke içim şişti, bir de sevmiyorum ki böyle adetiydi püsürüydü işleri. Bana kalsa basıcam nikahı oturucam aşağı, gelen, giden, arayan, soran olursa "bende geçenlerde evlendim falan işte canım napalım iş güç ev koşturuyoruz" diye muhabbet arasında haber vericem, o kadar fenalıklar bastı. Bir de iş ile ilgili halledilmesi gerekenler var, kampanya, reklam olayları, aktiviteleri, diyetisyeni, yılbaşı eğlencesi, e ay sonu geliyor, aralık ne lanet aymışsın, elde avuçta hiç bişey yok, dünya kadar ödemem var, sonra aklıma takılanlar, düşünmeden edemediklerim ve sırf bu yüzden nefes aldırmayan olaylar var ki beynim bir tarafımdan çıktı çıkacak. Ne elbise giyicem, nerde nişan yapıcaz, tanışma fasılları, isteme gümbürtüsü, bir kıyamet, ne olduğunu bile anlamıyorum, her seferinde bir an bi yerde uyuya kaldım da rüya gördüm gibi hissediyorum falan filan fistan işte... Neyse işte böyle, arada haberdar ediyim, sonra rahat rahat hissederek, zaman bulur bulmaz detaylarıyla yazıcam, bakma çok söyleniyorum da, aslında dışardan bakınca çok eğlenceliydi, sadece ben biraz fazla geriliyorum herhalde. Kafamın dibi yara oldu lan kaçıp varayım ben bu adama en iyisi.
Nasıl da paylaşıyor insan isterse,
Nasıl da birmiş meğer hasretler,
Nasıl da mecburmuşuz sabretmeye,
Sevmeye...Öğrenmeye...