Pazar

Yeni Bir Yer...

Şimdi hiçbir cinse dalaşmadan, kendimle uğraşmadan, hüzünlendirmeden yazacağım, bu sefer ne bunalımdayım, ne depresyonda, mis mis…
Gülümseteyim mi azıcık seni, içimden geldi…!
Heppppiniz aşık olun istiyorum! Kör olsun gözünüz! Boğazınıza otursun kalbiniz! Dibine kadar yaşayın, sırf mutluluktan ağlayacak hale gelin istiyorum!...
Pek yere basar vaziyette değilim ondandır belki…

Bu 2010 iyi geldi herkese, üyesi olmayanları “ulu” insanlardan saydığım, gözümüzün bebeği, güzelim arkadaşlık sitemize giriş yaptığımda Ana sayfam kalplerle dolu, söylemiştim ama değil mi? Güzel gelecek demiştim, 2009’dan böylesine nefret etmişken 2010’un hafiften güneşi göstermesi yeterdi aslında da, sağ olsun biraz da torpil geçtiler heralde yukarıdan, bu yüzden şu sıralar can ceyyzim 2010’cuğum tadından yenmiyor…

Beklerken midem de bir sancı, gelene kadar ne çektiğimi bir Allah baba bir de ben biliyoruz sanırım, ne kadar kıtır kıtır yürüyen yaratık varsa istila etmiş gibi midemi, deliricem… Neyse gelince rahat bir nefes alıyorum, yavaş yavaş yatışıyorum, sonrası iyi… Ta ki arada dönüp gözlerime bakana kadar, hop! Kalbim çıktı mı boğazıma kadar! İnsan nefes almayı unutur mu? Soruyorum size… Unutur mu? Unutmaz… Reflekstir o, unutulamaz yani… Nefesim kesiliyor ve ben nefes alamadığımı fark edene kadar, öyle kalıyorum, burnumdan fırlayacakmış gibi çarpan bi kalp ile… Hadi biraz zaman geçiyor, tam normale döndüm derken eğiliyor kulağıma, “seni seviyorum..” diyor ya, hay ben bu hissettiklerime, yanaklarım, gözlerim yanıyor, ellerim titriyor…
Ne oluyorsun be kadın!! Çaktırmamaya çalışırken hık diye gidivericem şuracıkta!!!

Yok arkadaş, bana bu dünyada rahat huzur yok ben anladım, hani aşk olmayınca mutsuzum tamam, kabul… Ama olunca da bu nedir yahu! Bütün iç organlarım, sinir sistemim niye savaş açtılar bana anlamadım ki, bu kadar heyecan fazla, bünyeme fazla valla…

Neyse tamam şaka yaptım! Yüksek mercilerden çok rica etmiştim geçen sene, anca bu seneye onay alabildim, şimdi kendilerini kızdırmak istemem…
Şaka yaptım… Şaka…

Biraz da ciddi olayım...

Öhöhöm…

Şimdi, dilimin ucuna kadar gelip de bir türlü anımsayamadığım cümleler var, hissetmeyeli, yaşamayalı çok olduğundan elimi ayağımı nereye koyacağımı bilemediğim zamanlar, söylemekten, dillendirmekten korktuklarım var bir de…
Ama yeniden sevebilmek her zaman muhtemelmiş bunu da, 30 Ağustos akşamı pembe yanaklı bir çocukla, bir cafe’nin mutfağında, arkadaşımın doğum günü pastasını hazırlamaya çalıştığım sırada, sırf yanımda diye heyecandan ellerimin titremesine engel olamayıp mumu pastaya bir türlü yerleştiremediğimde öğrendim…
Ben o gün onun kıkırdamasından sevdim onu, o 9 ocak günü, tam da “artık yeter…” diye düşündüğüm sırada geldi bana, tesadüfen, sırf gerçekten bir şey sormak için edilen öylesine bir telefonla… Ama olabilecek en doğru zaman da…

Şahitlerim bile var o geceye dair, çok sıkıntılı başlayan bir günden, keyifli sayılabilecek bir akşam üstüne ve sonrasında daha da keyiflenen, arada enteresan atraksiyonlar yaşadığımız bir geceye geçişten sonra, sabaha karşı saat 06:40 civarlarında başlayan bir aşk vardı elimde… İlk haberi alanlar nutellalarla kutlamışlar… Halbuki elmalı kurabiye ile daha güzel oluyor, sorsalardı söylerdim….=)
Sabah sabah kaşık kaşık nutellamı yenirmiş, aklıma geldikçe gülüyorum… =)))
Neyse en azından artık arabanın camını kendim açmıyorum… Herşeyi ben mi yapacağım canım aa…

Ve duygu hanım sözüm sana, bir arpa boyu yol gidememişsin, önünde saygı ile eğilirken içimden geçenler “tteeey alllaaam yaa….” şeklinde…
Bir telefona sırıt, bir mesaja sırıt, sırıt da sırıt…
Ama çok somurtmuştum hakkımdır!

Şimdi okuyup “cık cık cık” yapacaklara, biraz dur, sakin, fren diyeceklere sözüm… Bedelini seve seve öderim,yaşıcam, kasmadan, frenlemeden, dibine kadar…!Korkusunu, sonunu, acısını düşünmeden, ilk defa sever gibi, hepsini temize çeker gibi...
Hem vermeden almak var mı? Karşılıksız bir şey yaşamıyorum ki, ne olacaksa olsun... Ama işimi garantiye almam lazım, zırlamaya uğrarım… =)
başka türlü yapamıyorum üzgünüm… =)

Seni Pamuklara Sarmalar Sararımm,
Ne Bedel İsterim, Ne Hesap Sorarımm...
Dırı dırı dım...

Hiç yorum yok:

Nasıl da paylaşıyor insan isterse,
Nasıl da birmiş meğer hasretler,
Nasıl da mecburmuşuz sabretmeye,
Sevmeye...Öğrenmeye...