Cuma

Özledim...

Blogumun yeni tasarımına ilk yazım yine aşk üzerine olmalı...
Zaten başka ne var ki güzel giden, hem ne zaman Sezen Aksu'nun "Seni pamuklara sarmalar sararımmm...." diye bağırdığını duysam sevgilime olan aşkım tavan yapıyor...

Paylaştığımız her an beynime bir daha çıkmamak üzere kazınıyor sanki, özellikle son iki haftadır ilk kez bugün göremedim, böyle özlemek olmaz olsun... Anlatsam zannedilir ki haftalardır görüşmüyoruz, halbuki daha dün her zaman ki gibi süper bir gün geçirmiştik... Ayrı kalmak istemiyorum artık... =(

Neyse..

O'na olsun... her kelimesi...

Senden önce ne yapardım ben,bunu hatırlamaya çalışıyorum.
Hatırlamaya çalıştıkça da kocaman bir boşluğun içine yuvarlanmış gibi oluyorum.
Senden önce ne yapardım ben?
Yada, Senden önce nasıl mutlu olurdum?
Neler sevindirirdi mesela beni?
Yine aynı kitapları okurdum, yine aynı müzikleri dinlerdim. Ama senden sonra sanki hayatımda ilk kez müzik dinliyormuşum gibi geliyor.

İnsan beyni ne tuhaf... Cevabını bulamadığım durumlardan hoşlanmasamda ilk defa bu durum beni fena halde eğlendiriyor, iyi banane napıyorsam yapıyormuşum diyesim geliyor. Demek ki oldukça manasızmış ki bir türlü senden öncesini hatırlayamıyorum... Şimdi hepsinin bir anlamı var...

Bir de çok uykum var ama bu akşam nereye uzansam, gözlerim açık kapalı farketmiyor, seni düşünüyorum, seninle dolu dolu geçen şu 10 ay'ı, ondan önce ki 6 ay'ı ve inanamıyorum bu hale gelebildiğimize...
Suratıma bi sırıtma yayılıyor yavaş yavaş...
İlk tanışmamız, falcı, gözünü sevdiğimin facebook'u!, bir iftar davetinden sonra başlayan sohbet ve sabah ezanı ile saatin farkına varmak... Sonrası...
Ne çok bekledim seni...

Şimdi ise,
Uykuya dalmadan önce suratımda hala anlamsız bir sırıtma oluyorsa,
Sesinle, aramanla uyandığımda, benimle birlikte uyanan güne senin adını veriyorsam,
Her buluşma öncesi hep aynı şekilde heyecanlanıyorsam,
Yanına gelirken, o parkın taşlarını nasıl yürüdüğümü bilmiyorsam,
İçtiğim çayın şekeri, sigaramın dumanı, kahvaltımın her lokması sen oluyorsan...
Sana gelirken sokakta bana bakan her insana sırıtasım geliyorsa,
Sevdiğin şarkıyı defalarca başa alıp bıkmadan defalarca dinleyebiliyorsam,
ve o şarkının her sözüne seninle ilgili ayrı bir anlam yüklüyorsam...
Yorucu bir günün sonunda ufacık bir sözünle, bir gülüşünle uzun bir tatilden dönmüş gibi enerji doluyorsam ve o enerjiyle hiç uyumadan günlerce çalışabileceğimi düşünüyorsam...

Yok bu ben değilim...
Benim de... Başka bir benim yani...
Yaklaşık 2-3 senedir ilk defa yürekten mutluyum diyebilen bir ben...
Deli gibi aşık bir ben...

Bir de sen varsın...
Kaybetmekten ölürcesine korktuğum, sonrasını düşünmek bile istemediğim, hayatım boyunca yaşadığım en büyük mutluluğun sabah sağıma döndüğümde yüzünü görmek olduğu, her gece yanımda olduğunun hayalini kurarak uyuduğum, bir sözüne dünyaları verebileceğim, aşık olduğum adam...

Herşeyinle, olduğun gibi, herşeyden çok, herkesten çok seviyorum seni...

Dedim ya, uykum var ama seni düşünmekten uyuyamıyorum...
Şimdi bir kaşık çocukluk uykusu istiyorum.. uyumadan biraz önce.. tok karnına, bir tatlı kaşığıyla.. açık olmalı odanın penceresi... perde oynamalı ayın kokusuyla.. kızarmış çarşafın üzerine, gece dilim dilim sürülmeli… sen olmalısın başucumda... koynunda olmalıyım ben... saçlarımla oynarken, bana ince ince beni anlatmalısın... uyuya kalmalıyım öylece, ellerine dokunarak, kokunu duyarak... Boynumda, saçlarımda hissetmeliyim nefesini...işte böyle hayal ediyorum seni beni…

Çok özledim...

Hiç yorum yok:

Nasıl da paylaşıyor insan isterse,
Nasıl da birmiş meğer hasretler,
Nasıl da mecburmuşuz sabretmeye,
Sevmeye...Öğrenmeye...